Arama

Yeşil Maske, Gri Gerçeklik: İklim Kanunu ve Sessiz Gözetim Düzeni

Bazen bazı yasalar vardır, ilk bakışta itiraz etmek zor gelir. Çünkü kelimeler iyi seçilmiştir, niyetler yüce görünür, geleceğe dair umut dolu cümleler sıralanır. “İklim Kanunu” da işte tam böyle bir yasa. Kim karşı çıkabilir ki çevreyi koruma çabasına, doğayı kurtarma hayaline?

14/04/2025 21:47 | Son Güncelleme : 25/04/2025 13:09 | Okunma Sayısı : 215 | Öznur Atayeter


Yeşil Maske, Gri Gerçeklik: İklim Kanunu ve Sessiz Gözetim Düzeni

Ama bazen asıl mesele, kanunun ne dediğinden çok, neyi sakladığıdır.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarıyla gündeme gelen ve Meclis’te çalışmaları yürütülen İklim Kanunu, Türkiye adına “çevresel bir devrim” olarak sunuluyor. Hatta bu alanda dünyaya örnek olacağımız bile söyleniyor. Ne var ki bu ifadeler kulağa ne kadar güzel gelirse gelsin, arkalarında çok katmanlı bir sistemin sessiz ayak seslerini duymak mümkün.

Bir Gözetim Modeli Olarak “İklim Dostu” Dünya

Bu noktada Michel Foucault’nun meşhur “Panoptikon” metaforu devreye giriyor. Bentham’ın 18. yüzyılda tasarladığı bu hapishane modelinde, merkezde bir gözetleme kulesi vardır ve etrafındaki mahkûmlar sürekli izlenip izlenmediklerini bilmeden yaşarlar. Bu belirsizlik, onları kendi kendini denetleyen bireylere dönüştürür. Zamanla gözetleyen ortadan kalkar; birey, kendi gardiyanı olur.

Peki bugün, iklim koruma bahanesiyle getirilen dijital takip sistemleri farklı mı?

Dijital para kullanımı yaygınlaştıkça, her harcamamız, her tercihimiz kayda geçiyor. Hangi ürünü aldınız, nerede yediniz, ne kadar tükettiniz… Hepsi sistemde.

Karbon ayak izi hesapları bireyleri “iyi” ya da “kötü” tüketici olarak sınıflandırıyor. Araba mı kullandınız? Et mi yediniz? Tatil mi yaptınız? Karbon puanınız düşüyor. Belki bir gün size, “bu ay fazla karbon saldınız, dışarı çıkmanız uygun değil” denilecek. Bilim kurgu değil bu; Avrupa’da bazı şehirlerde bu uygulamalar test aşamasında.

Mülkiyetsizlik kavramı ise artık açıkça konuşuluyor. “Bir şeyin sahibi olma” fikri, yeni dünya düzeninde lüks sayılıyor. ‘Hiçbir şeye sahip olmayacak ve mutlu olacaksın’ mottosu artık bir fantezi değil, bazı politikaların resmi dili haline gelmiş durumda.

Ve tabii yapay et, sentetik gıdalar… İnsan doğasına uzak, büyük şirketlere bağımlı bir beslenme düzeni. Çünkü doğal üretim “çevreye zarar veriyor”.

Özgürlüğün Bedeli: Doğa mı, İnsan mı?

Burada sorulması gereken soru çok basit ama derin: Çevreyi korumak adına bireyin tüm yaşam tarzına müdahale etmek meşru mudur?

Eğer bu yasanın sonunda;

Ne kadar yemek yiyeceğimizi,

Ne zaman nereye gideceğimizi,

Ne satın alacağımızı,

Nerede çalışıp nasıl tüketeceğimizi

bir algoritma belirleyecekse, o zaman bu kanun yalnızca çevreci değil, otoriterdir de.

Üstelik bu sistemler genellikle gelişmekte olan ülkelerde önce test edilir. Çünkü halkın itiraz gücü sınırlıdır, medya kontrol altındadır, muhalefet etkisizdir. Türkiye gibi ülkeler bu yüzden “pilot bölge” olmaya adaydır.

Modern Kölelik: Dijital Panoptikon

Eskiden kölelik bile daha somuttu. Bugün ise birey, gönüllü olarak teslim oluyor sisteme. Yeşil bir maske ardına gizlenmiş gri bir dijital hapishane kuruluyor. Her şeyin görünürde çevre adına yapıldığı bir düzen ama merkezde ne doğa var ne de insan.

Varlığımız ölçülüyor, tüketimimiz puanlanıyor, doğamız sistemle şekillendiriliyor. Bu artık bir özgürlük meselesi değil, bir varoluş meselesi.

Son Söz: Tartışmak Hakkımız

Bu yazıyı okuyan biri “ama doğayı korumalıyız” diyebilir. Haklı. Ama mesele, doğayı korumakla bireyi dizginlemek arasındaki o ince çizgide. Biz bu çizgide durup, “neden?” diye sormazsak, çok değil on yıl sonra kendimizi bir dijital kafesin içinde, “yeşil” duvarlara baka baka yaşarken bulabiliriz.

İklim Kanunu’na karşı olmak çevreye düşmanlık değildir. Aksine, insanı merkez alan bir çevre politikası talep etmektir. Çünkü doğayı insan olmadan koruyamayız.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Türkiye'nin üçünü çeyrek büyümesi için beklentiler belli oldu

Türkiye'nin üçünü çeyrek büyümesi için beklentiler belli oldu

TÜİK'in 30 Kasım perşembe günü açıklayacağı üçüncü çeyrek büyüme verisi öncesinde tahminler açıklandı.

1 yıl önce
Derbide kazanan yok! Galatasaray ile Fenerbahçe golsüz berabere kaldı

Derbide kazanan yok! Galatasaray ile Fenerbahçe golsüz berabere kaldı

Süper Lig'in 25. haftasındaki derbide Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya geldi. RAMS Park'ta oynanan müsabaka golsüz sona erdi. Bu sonuçla birlikte iki takım arasındaki ikili averajda avantajı sarı-kırmızılılar eline geçirdi ve 6 puanlık fark da değişmedi.

2 ay önce
Güzide Duran'ın boşanma sürecinde Okan Buruk detayı: Aşk hikayelerinin odak noktasında neden o var?

Güzide Duran'ın boşanma sürecinde Okan Buruk detayı: Aşk hikayelerinin odak noktasında neden o var?

Gökay Kalaycıoğlu ve Hakan Solaker, Magazin Bahane programında Güzide Duran ile eşi Adnan Aksoy'un boşanma sürecini ve Duran'ın Okan Buruk ile aşk yaşadığı iddialarını konuştu.

2 ay önce
Yorumlar

ad image